Sunday, September 26, 2010

Yazı

Bu sabah babamı gördüm rüyamda, ağlayarak uyandım. Babama sımsıkı sarıldım, 'seni çok seviyorum babacım, sen benim herşeyimsin' dedim. Uyandığımda bir daha babama hiç sarılamayacağım gerçeğinin çıplak soğukluğu sardı heryerimi. Babam öldüğünden beri yazılarını okumaya cesaret edemiyorum. Ama bu sabah onu o kadar çok özledim ki elimde kalan tek şey olan yazılarına sarıldım. Her kelime onu biraz daha çok özletti.

Ada uyandığında sımsıkı sarıldım ona. Çok hareketli bir çocuk olmasına rağmen sanırım o da üzüntümü anladı. Hiç kıpırdamadan bir süre kucağımda durdu. Sonra neşeyle oynamaya başladı. Şimdi Ada uyuyor. Bense ağlamaktan kendimi alamıyorum. Ölmek, yitmek, yok olmak çok garip birşey. Her ne kadar arkanda sözcükler, yazılar, anılar bıraksan da bir daha yeni bir cümle kurmamak, bir daha hiç sesinin çıkmaması, bir daha hiç şarkı söylememek... Ne olursa olsun geride kalanlara seni hatırlatacak birşeyler bırakmak hoş birşey. Ne mutlu bana ki babam bu dünyanın en güzel yazı yazan insanlarından biri idi ve bizlere birçok yazılar bıraktı.

İşte bu yazıyı o yüzden yazıyorum. Babam oldum olası yazı yazmamı istedi. Hiçbir zaman bu konuda bir baskı yapmadı bana (herhangi bir konuda bir baskı yapmadı zaten) ama içten içe bilirdim yazı yazmamı çok istediğini. Elimden geldiğince güzel yazılar yazıp evrene güzel izler bırakmaya çalışacağım. Fakat yazılar da fotoğraflar gibi. Bir daha hiç o yazıda düşündüklerinin bire bir aynısını düşünmeyeceksin, bir fotoğraftaki bakışının bire bir aynısı görülmeyecek bir daha. O an geçecek, değişeceksin. Yazılarla ilgili bir ikilem içindeyim. İnsan hayatı kişinin yazmaya değer bulduğu şeylerin yanı sıra bir sürü minik anıcık, bir iki satırlık düşünce ve anlık hislerle dolu. Yazı yazmak ve bunları arkanda bırakmak geride kalanlara çerçevesi belli bir resim çiziyor, sanki yaşadığın tüm hayat yazdıklarından ibaretmiş gibi. Ama ne yazık ki insan hafızası kısıtlı. Babamla yaptığımız uzun konuşmaları hatırlıyorum ama o konuşmalar sırasında cümle cümle ne söylediğini hatırlayamıyorum. Zamanla hafızamızda kalan ufak tefek anılardan başka birşey kalmıyor elimizde. Eğer ki geriye bıraktığımız yazılar varsa bunlar da dönüp dönüp tekrar okunacak, okununca bitecek, yeni sözcüklerin yerini tutmayacak bir diğer kalem olarak eklenecek anıların yanına.


No comments: