Tuesday, May 29, 2007

Noktaları Birleştirelim

Uzun zamandır doğru düzgün bişeyler yazmamıştım. Son zamanlarda yaptıklarımı şöyle etraflıca yazayım derdine düşünce de olay büyük bir projeye dönüşüyor, üşenme hali devreye giriyor. Bu sebeple herhangi bir sıra ve önemlilik puanı gözetmeden yazıyorum. Buyrun.

İncik boncuklarla haşır neşir olmaya başladım yeniden. Kendime bir kimlik kaplama makinası aldım. Süper projelerim var. Yaptığım kolye, bilezik, iğne vs. nin fotoğraflarını yakında buraya koyacağım.

30 yaşıma girdim. İnsan 30 yaşına girdiği gün söylemesi ayıp periyodu da gelir mi anacım. Benim başıma geldi, sizin başınıza gelmez inşallah. Baya bi salya sümük vaziyetteydim. Hayır işin kötüsü herşey çok güzeldi. Doğumgünümde Bozcaada'ya gittik. Etrafta kimsecikler yoktu. Cumartesi sabahı 'darbe mi olacak acaba' endişeleriyle yola çıktık. Öğleden sonra Bozcaada'daydık. Özcan Hanım'ın güzel konukevinde kaldık. Gelir gelmez çantaları odaya bırakıp doğru Çamlıbağ Şaraplarının dükkanına yollandık. Bir Kuntra, bir de Cabarnet Sauvignon lütfen. Oradan ver elini yel değirmenleri. İhtiyacımız olan herşey yanımızda; şarap, tirbuşon (bu sefer hazırlıklıyız), kocaman çiçekli örtüm, uçurtma, bumerang. E daha ne olsun. Yaramaz uçurtma baya bir havalandıktan sonra kendisini denize atmaya karar verdi, çektik çektik gelmedi. Bozcaada'da bizden bir parça olarak denizdeki yaşamına başlamış oldu. Belliydi zaten bu uçurtmanın böyle bekleyip bekleyip voleyi son anda vuracağı. Madem uçurtmamız feda oldu hadi bari bumerang atalım, geri dönecek mi bakalım. Yok anacım yok, bunların hepsinin gözü dışarda. Bumerang da kaldı mı orda! Bir kız bir oğlan bıraktık yani adaya.

Yol boyunca sarı çiçekler ve gelincikler sarmıştı etrafı. Yolda Fikret Kızılok ve Edip Akbayram'ın şarkılarının toplandığı eski bir plağın cd'sini dinledik. 70'ler ne kadar saf ve iyi niyetliymiş. İnsanlar sanki daha bir gülümser ve daha bir seviyor ülkelerini. Anadolu gürül gürül, bu cd tam bir yol cd'si. Hepinize tavsiye ederim.

Son bir ayda Türkiye'de de büyük çalkantılar oldu. İnsanlarımız sokaklara döküldü. Köşe başını kapmış, Nu Teras'tan aşağı inmeyen, manzaralı evlerinden bildiren kimi köşe yazarları sokaklara inen insanları 'milliyetçilik azdı', 'sallayın siz o bayrakları, ne işe yarayacaksa' vs. vs. gibi cümlecikleriyle eleştiredursun bir anda toplum bir ivme kazandı. Umarım sol yalnızca 'AKP olmamak' üzerinden bir politika yürütmez de iyi hizmet, dürüstlük, ülke sevgisi, kardeşlik, kalkınma, uygarlaşma yolunda insanımızın açlığını doyurur. Ne ilginçtir ki bu ülkenin başından krizler, derin devletler, hortumcular, yüzde 110 enflasyon vs. geçiyor ama ülke yine ayakta kalıyor. Demek ki ülkenin insanı dayanıklı, dirençli, ülke zengin. Şunun bir farkına varsak, bir ayaklansak önümüz gerçekten açık. O yüzden enseleri karartmayalım dedim, rakı sofralarında ülkeyi kurtarmanın yanı sıra birilerine faydam dokunur mu diye düşünerekten Eğitim Gönüllüleri Vakfı'na gönüllü oldum. Ülkede birey olabilen, düşünüp sorgulayan, kendini ifade eden, yaratıcı ve bilgili insanların sayısı ne kadar artarsa o kadar hızlı değişecek çehremiz. Eylül ayında eğitim gönüllüsü olarak çalışmaya başlayacağım.
(Edit 11/04/2008: Bu yaziyi sanirim ilk mitingden sonra yazmistim. Sonra bu mitingci kitle ile de herhangi bir gonul bagi kuramadim, Tuncay Ozkan'a ziyadesiyle kilim. Egitim Gonulluleri Vakfi fikri de ilk gittigimde heyecan verici gelmisti ama devami gelmedi.)

Spora başlıyorum. Dün akşam MAC'a gittim, pek bir beğendim. Tabi en önemli etken Pınar ve Burcu'nun spora gidiyor olması. Birileri gidince sen de gaza geiyorsun, birbirini gaza getiriyorsun. Tabi bir de spor çıkışı dedikodu, lak lak seansları var ki o da apayrı bir keyif :)
(Edit 11/04/2008: Insan eski yazdigi yazilari okuyunca kendine bir gicik olur ya, iste bu yazinin bu kismina sonradan baya gicik oldum. Efendim kose yazarlarina laf atmayi bliyorsun da sen kendin de pek bir 'kucuk sosyetesin'. Neymis NuTeras'tan bildiriyorlamis. Evet ordan bildiriyorlar da sen de Kanyon'dan bildiriyorsun be anam. Ohaaaa cift kisilikliyim galiba, kendime giydirirken hizimi alamadim.)

Caz festivalinin programına baktım, içim açıldı. Bir kere Jose Gonzalez geliyor. Bu konsere mutlaka gitmeliyim. Anacım şimdi tekrar baktım; Cassandra Wilson, Antony & The Johnsons da geliyormuş. Biletleri şimdiden almalıyım.

Bu arada STOMP'a gitmek istiyorum ama aptal GençTurkcell'e mesajla üye olamadım. Acaba kontenjanları mı doldu. Üye merkezleri mi ne öyle bir yere gidip üye olmak gerekiyormuş.

İşte son durumlar böyle. Görüşmek üzeree :)

Tuesday, May 22, 2007

Bakış

Haftasonu Sina'lar bize kahvaltıya geldiler. Deniz'in yeni oyuncaklarının bir dizi fotoğrafını çektim. Bu oyuncaklar çok garip, sanki insanın gözünün içine bakıyor gibiler. Yunan heykellerindeki insanların yüz ifadelerine benzer dramatik bakışları var. Çektiğim fotoğraflar arasından en beğendiğim bu.


Diğer fotoğrafları da merak ederseniz şurada bulabilirsiniz:
http://www.flickr.com/photos/bubble/